Kızıltepe kayyumu koltukları da götürmüş

Mazbatasını alarak görevine başlayan Kızıltepe Belediye Eşbaşkanı Hamdiye Bilek Turgay, “Misafirlerimizi karşılayacak bir koltuk bile bırakmamışlar. Belediyeye ait araçlar yok” dedi.

YEREL SEÇİM

“İnsan yere sabit kameriyeyi de götürür mü, götürmüşler” diyen Kızıltepe Belediye Eşbaşkanı Hamdiye Bilek Turgay, belediyeyi 106 milyon borçla devraldıklarını, an itibarıyla aylık gelirin 38 milyon, ancak giderin 43 milyon gözüktüğünü söyledi.

Qoser (Kızıltepe) Belediyesi Eşbaşkanı Hamdiye Bilek Turgay, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Mazbatalarınızı Perşembe günü aldınız ve halk ile birlikte belediyeye toplu bir giriş yaptınız. Nasıl bir belediye ile karşılaştınız?

Misafirlerimizi karşılayacak bir koltuk bile bırakmamışlar, buradan başlayayım. Kayyum öncesinde arkadaşlarımızın halk geldiğinde oturabilsin diye aldıkları koltukları bile götürmüşler. Ziyaretçilerimizi sandalye üzerinde ağırlamak zorunda kaldık. Belediyeye ait şu anda hiçbir araç bulunmuyor. Her yere kendi imkanlarımızla gidip geliyoruz. Garajda biri bozuk iki vidanjör var, kiralık araçları da geri çekmişler. 8 tane çim biçme makinesi, 4 tane jeneratör alınmış. İnsan yere sabit kameriyeyi de kendi ile götürür mü, bahçede personelin dinlendiği, gelen giden insanların oturduğu kameriyeleri bile götürmüşler. Yine birkaç mahallede çocuk oyun parklarında bulunan sabit oyun alanlarını dahi söküp kaldırmışlar. Misafir yoğunluğumuz fazla olduğu için envanteri tam döküp eksiği tespit edemedik, bunlar ilk etapta aklıma gelenler.

Kızıltepe Belediyesi, Kurdistan'da rüşvet ve rant ilişkilerinin kayyumlar tarafından zirveye çıkartıldığı belediyelerden biriydi. Hüseyin Çam hakkında doğrudan rüşvet talep ettiği kişinin suç duyurusu ile kamuoyu ihalelerin ne şekilde yönetildiğini öğrenmiş olduk. Borçlu bir belediyeyi devraldığınızı tahmin etmek zor değil. Maddi açıdan nasıl bir tablo ile karşı karşıyasınız?

Belediyeyi 106 milyon borçla devraldık. İller Bankası'ndan da çekilen üç farklı kredi var. Bu kredilerden bir tanesi 40 milyon, bir tanesi 34 milyon, bir diğeri de 20 milyon. Bu kredilerin aylık toplam taksidi 5.4 milyon. Belediyenin devraldığımız an itibarıyla aylık geliri 38 milyon, ancak şu şartlarda gideri 43 milyon gözüküyor. Yani gelirin üstünde bir gider durumu var. Bahsettiğim 106 milyonluk borç da cabası. Borçlardan en az olanının iki taksidi kalmış ama 38 ve 43 milyonluk borçlar yeni, bunların yalnızca ilk üç taksitleri ödenmiş. Geri kalan borcu devralmış olduk. Bu krediler parke taşı ihaleleri için çekilmiş, öyle gözüküyor. Bu kadar parke taşı ile bir ilçenin tüm yolları yenilenebilir. Biliyorsunuz burada önceki yolsuzluk ve ihale meseleleri de hep parke taşı etrafında döndü. Kızıltepe'de yolların ne durumda olduğu göz önündedir. Giderayak harcama kalemi diye göstermek için yapılan şeyler bunlar. Net tabloyu ilerleyen günlerde raporlaştıracağız. Bu borçları elbette bitireceğiz, ancak bir noktada bize yapmaya çalıştıkları şey halkı temel hizmetlerden dahi mahrum bırakacak zor bir duruma düşürmek.

Şu anda belediyede, işleyişin doğal seyrinde gitmesine yetecek kadar personel var mı? Kendi kadrolaşmalarını yapmışlar, ancak belediyelerden ayrılırken çoğu yerde getirdikleri personellerin de işine son verildiği bilgisi mevcut. Kızıltepe'de bu noktada durum nasıl?

Şu bilgiyi vereyim; kendilerinin İŞKUR üzerinden veya taşerondan aldıkları personelleri geri çekmişler. Sözleşmeler bitmiş. Temizlik biriminde sadece 11 personelimiz var. Bu konuda büyükşehir belediyemize bildirimde bulunup takviye istedik fakat orada da aynı şey yapıldığı için ciddi bir personel açığı var. Onların da elinin altında ilçelere takviye edebilecekleri temizlik personeli yok. Bayram arifesinde ilçe çöp içerisinde. Kendilerince insanımızı bu şekilde cezalandırıyorlar. Tabii biz çıkıp sokaklardan çöpleri toplamaya başlayacağız. Wan'da şahit olduğumuz sokak temizleme görüntüleri Kızıltepe'de de yaşanacak.

Bu işin bir boyutu, diğer boyutu da genel personele dair. Kayyum geldiğinde işten çıkartılarak mağdur edilen insanlarımızın işe geri dönüşlerinde bir hukuki engel yoksa onları tekrar belediye bünyesine katarak çalışmalarımıza başlayacağız. Kendi yakınlarını yerleştirmek için gerçekten nitelikli ve liyakat sahibi birçok çalışanımızı işten çıkarttılar. Maddi ve manevi çok boyutlu bir mağduriyet yaşattılar. Tüm bu mağduriyetleri gidermeyi hedefliyoruz. İşinin ehli, kendi halkının ihtiyaçlarını bilen ve tanıyan insanlarla hızlıca bir çalışma düzenine geçeceğiz. Bu tahribatı ortadan kaldırmak için bunu mutlak surette yapmamız gerekiyor.

Halkın yoğun bir şekilde ziyaretlerinin devam ettiğini biliyoruz. Yoğun bir sahiplenme durumu var. Bu ziyaretler nasıl geçiyor, halkın önümüzdeki sürece dair beklentileri nedir?

Mazbatalarımızı alıp belediyeye girdikten sonra kapıları ardına kadar açtık. İnsanlarımız belediyede işleri olduğu zaman geldiklerinde, arabalarını yan sokaklara park ettiklerinde dahi ceza kesiliyordu. Bir şekilde belediyeye gelmeleri, işlerini görmek için mekanizmayı zorlamaları dolaylı yoldan cezalandırılıyordu aslında. Kontrol noktasından geçerek belediyeye girebiliyorlardı. Bunlar esasında güvenlik adı altında çok ciddi gözdağı verme, baskılama yöntemleri. İnsanlarımızın bize dedikleri ilk şey, 'artık rahatlıkla belediyemize gelebileceğiz' oldu. Belediyenin bizim yönetimimize geçmesi onların iradelerinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bunun haklı gururunu ve mutluluğunu yaşıyorlar. Haliyle sahiplenme durumu çok yüksek.

Belediyenin bize ne şartlarda bırakıldığının, halk ile karşı karşıya kalmamız için kaynakların sonuna kadar kurutulduğunun halk da farkında. Her koşulda yanımızda olduklarını söylüyorlar. Yaşlısından gencine, çocuğuna kadar bu böyle. Müthiş bir sahiplenme var. Belediyenin meydandaki havuzuna çocuklar girdi dün. Takıldım birine, 'Suyu daha değiştirmedik' dedim. 'Olsun belediyenin havuzu' dedi. İnsanlarımız yıllardır bir şeylerin kendilerine ait olma duygusunu öyle özlemişler ki. Tabii çok duygusal anlar da yaşadığımız oluyor. Uğur Kaymaz'ın annesi geldi. Zaten gelir gelmez gözlerinden yaş akmaya başladı Makbule annenin, bizim de. 'Bugünü de gördük' dedi. Biliyorsunuz; kayyum, Uğur Kaymaz'ın heykelini kaldırmıştı.